Zeliha Aksaz Şahbaz: “Mehmet Murat Çalık’ın Sağlığı Tehlikede, Bu Zulüm Derhal Sona Ermeli”

25.07.2025

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın, İzmir Şehir Hastanesi’nde devam eden tedavi sürecinde ailesiyle bir araya gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, "Biz yargılanmayalım, ceza almayalım demiyoruz. Ama ortada hiçbir somut suçlama yokken, iddianame yokken, lösemi, ağır lösemi riski altında bulunan bir belediye başkanının, seçilmiş, 100 binin üzerinde oy alarak seçilmiş bir belediye başkanının tutuklu yargılanmasını, özgürlüğünden muaf tutulmasını kabul edemiyoruz. Bu kabul edilemez bir durumdur. Onun için bir an önce Sayın Başkanımızın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istiyoruz. Çünkü bu koşulların bir telafisi yok, bu durumun bir telafisi yok" dedi.

Şahbaz, Çalık’ın aile yakınlarıyla görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, 124 gündür tutuklu bulunan Başkan Çalık’ın sağlık sorunlarının her geçen gün ağırlaştığını belirterek, şunları söyledi:

"Bugün İzmir Şehir Hastanesi’ndeyiz. Başkanımız Mehmet Murat Çalık’a ikinci kez kemik iliği biyopsisi yapıldı. 23 Mart’tan bu yana tutuklu ve halen hakkında bir iddianame bile hazırlanmış değil. Ancak tam 124 gündür özgürlüğünden mahrum ve ağır tecrit koşulları altında yaşam mücadelesi veriyor.”

"Bu bir insan hakkı ihlalidir"

Başkan Çalık’ın İstanbul’dan yüzlerce kilometre uzaklıktaki Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne nakledildiğini hatırlatan Şahbaz, bunun açık bir insan hakkı ihlali olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Önce İstanbul’dayken, ailesinin yaşadığı İstanbul’dan yüzlerce kilometre uzaklıktaki Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne nakli yapıldı. Bu öncelikle bir insan hakkı ihlalidir ve bu cezaevinde bir hücrede ağır tecrit koşullarında yaşamaya zorlandı. Bunun neticesinde başkanımız 20 kilonun üzerinde bir kilo kaybıyla ve sağlığının bozulmasıyla birlikte tıbbi bir süreç başladı. Ve yapılan tetkiklerde, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkiklerde blast hücrelerinin yüzde 4-5 civarında ve hastalık düzeyinin yüksek riskli olduğu tespit edildi. Daha önce geçirdiği iki atak akut miyeloblastik lösemi, ki löseminin en ağır formlarından biridir, iki defa tedavi olmasına rağmen; ve üzerine bir de lenfoma hikayesi var. Tüm bunlardan tedavi olmuş olması ve hastane koşullarında yüksek risk altında bulunması başkanımızın tutuksuz yargılanması için güçlü bir gerekçedir. Hal böyleyken, bu kadar ağır sağlık sorunları yaşarken, nötropenisiyle ağır enfeksiyon riski altındayken ve lösemi riski altındayken, buradan Buca Cezaevi’nden Adli Tıp’a kadar kolları kelepçeli bir metrekarelik bir hücre içinde sevk edildi. Oradan tekrar aynı şekilde Buca’ya, İzmir’e gönderildi. Tüm bunların olması gerekmiyordu. Bu bir zorunluluk değil. Çünkü şu anda kendisi hükümlü değil, sadece tutuklu. Ve herhangi bir iddianame yok, aradan geçen bu kadar uzun süreye rağmen. Ve çok ağır sağlık sorunları yaşıyor.

Başkanımızın daha önce hakem hastane niteliğindeki bir hastaneden, üniversite hastanesinden alınan tetkikler ve varılan sonuç maalesef yeterli görülmedi. Burada Adli Tıp’taki belgeleri incelediğimizde, blast hücrelerinin yüzde beş iken, orijinal raporunda yüzde dört-beş civarında iken, üç-dört civarında olarak değiştirildiğini de görüyoruz. Bu bir tahrifattır aynı zamanda. Ve ikinci defa tüm tetkiklerin istenmesine karar verilmiştir. Bu da gerçekten büyük bir eziyettir. Bu Türkiye’de insanlarımıza yaşatılan, başkanımıza yaşatılan zulmün devamıdır, dışavurumudur. Onun için biz tüm bu süreçlerin tutuksuz bir şekilde devam etmesini istiyoruz. Biz yargılanmayalım, ceza almayalım demiyoruz. Ama ortada hiçbir somut suçlama yokken, iddianame yokken, lösemi, ağır lösemi riski altında bulunan bir belediye başkanının, seçilmiş, 100 binin üzerinde oy alarak seçilmiş bir belediye başkanının tutuklu yargılanmasını, özgürlüğünden muaf tutulmasını kabul edemiyoruz. Bu kabul edilemez bir durumdur. Onun için bir an önce Sayın Başkanımızın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istiyoruz. Çünkü bu koşulların bir telafisi yok, bu durumun bir telafisi yok."

"Cezaevindeki tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetine ulaşabilmesini istiyoruz"

Şahbaz daha sonra şu ifadeleri kullandı:

"Yarın Allah korusun başına bir şey geldiğinde, buna ‘keşke’ deme şansımız yok. Onun için de tüm bu yaşatılanların ülkedeki hukuksuzluğun bir sonucu olduğunu biliyoruz. Ve bunu yaşayan başka insanlarımızın da olduğunu, binlerce insanımızın ağır tecrit koşullarında ve sağlık hizmetine ulaşamadan çok sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda bırakıldığını, cezaevinde tutulduğunu ve kelepçeli olarak ring araçlarında hastanelere sevk edildiğini biliyoruz. Pek çok sağlık ihlali yaşanıyor Türkiye’de maalesef cezaevinde ve hükümlü ve tutuklular üzerinde. Bunun sonucu olarak da insanlarımızı kaybediyoruz. Tüm bunların son bulmasını bekliyoruz, istiyoruz. Cezaevindeki tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetine ulaşabilmesini istiyoruz. Sağlıklı koşullarda yaşamak herkesin hakkı, hepimizin hakkı, onların da. Onun için bu ağır tecrit hali sona erdirilmeli, siyasi tutuklular serbest yargılanmalı, başkanımız da bir an önce özgürlüğüne kavuşmalıdır.”

"Bu, normal koşullarda çok basit bir şekilde alınan bir biyopsi değil"

Şahbaz, Başkan Mehmet Murat Çalık’a ikinci kez yapılan kemik iliği biyopsisinin hem sağlık açısından riskli hem de insan hakları açısından kabul edilemez olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Kemik iliği biyopsisi çok travmatik bir biyopsi. Bu, normal koşullarda çok basit bir şekilde alınan bir biyopsi değil. Daha önce alınmış, bunun sonuçları var, hakem hastaneden alınmış. Buna rağmen tekrarlanma talebi var. Bu yaşatılan hukuksuzluğun, bu yaşatılan eziyetin bir devamı niteliğinde bir şey. Bunun tekrar alınmasına gerek yoktu. Çünkü anestezi uygulanıyor dışında, acılı bir süreç, ağrılı bir süreç, riskli bir süreç. O yüzden başkanımızın ikinci defa kemik iliği biyopsisine zorlanması, mecbur bırakılması, bu yaşatılan hukuksuzluğun cezaya dönüşmesinin, tutukluluğun cezaya dönüşmesinin bir sonucu. Yani bunu normal karşılamıyoruz. Çünkü daha önce verilmiş bir rapor var, alınmış biyopsiler var. Eğer ihtiyaç duyulursa, bu biyopsi materyalleri tekrar değerlendirilebilir başka bir hekim tarafından. Ama biyopsinin tekrarlanması… Gerçekten artık buna isim veremiyoruz.”